LBRY Block Explorer

LBRY Claims • m.-fatih-çıtlak-aşk-ehli-olan

da05a8a3995a5a460822378f7abe30f91ea0e6a1

Published By
Created On
9 Jul 2023 07:19:45 UTC
Transaction ID
Cost
Safe for Work
Free
Yes
M. Fatih Çıtlak - Aşk Ehli Olan İnsanlara Her Zaman İhtiyaç Olunacaktır
“Aşk olsun! Aşkınız cemâl olsun! Cemâliniz nûr olsun! Nûrunuz ayn olsun!”

Yazımıza, Hazret-i Mevlânâ’nın selâm duâsıyla başlamayı, büyük tasavvuf üstâdına vefâ sayarız. Hazret-i Mevlânâ, bir aşk adamıydı. Şu içinde bulunduğumuz Aralık ayında O güzel velîyi anmayı, gönlümüzün borcu addediyoruz. O zât-ı muhterem; insanı, eşyayı, varlıkları, kâinâtı, yani âlemi gönül penceresinden seyreder ve değerlendirirdi. Fikirleri, düşünceleri, görüşleri; “sevgi” ve “aşk” odaklıydı. Varlıkların oluşmasını, Ay’ın doğuşunu, Güneş’in batışını, Dünya’nın dönüşünü o hep “sevgi” ve “aşk” düzleminde anlatırdı. Kötülük ve çirkinliklerin kaynağının “sevgisizlik ve aşksızlık” olduğunu vurgulardı.

Onun her insanın mayasına, mâhiyetine, kısacası “özüne” derin bir saygısı olduğundan, her cenahtan, her devirde pek çok seveni ve müntesibi vardır. Kendinden sonra fikir ve görüşleri, yaşayış biçimleri sistematize edilerek tasavvuf deryâsının “Mevlevîlik” kolu ortaya çıktı. Mevlevîlik, derin bir medeniyet ve hâl yansımasıdır. Bu yoldan; pek çok ilim, sanat, edebiyat ve siyaset adamı mayalanmış, böylece Mevlevî dergâhlarında çok kıymetli insanlar yetişmiştir.

Mevlânâ Hazretleri’nin en meşhur eseri olan “Mesnevî”, kendi içinde kâfiyeleri bulunan bir şiir türü olup 26 bin beyitten meydana gelmiştir. Tamamı 6 cilttir; 2 yıl ara verilerek 9 yılda bitirilmiştir. İlim erbabı tarafından Mesnevî, Kur’ân’ın tasavvufî tefsiri olarak vasıflandırılır, hakikate ulaşma kitabı olarak tâbir edilir. İçinde 270 hikâye ve kıssa, şiir diliyle ifâdelendirilmiştir. Bunlar anlatılırken âyet ve hadislerden istifade edilmiştir.

Mesnevî’de en can alıcı, vurucu mesajlar, kıssalardan sonra gelir. Hazret-i Mevlânâ, eserlerinde müşahhastan/somuttan mücerrede/soyuta iner; daha çok derûnî kavramları ele alır, incelikleriyle işler. İşlediği konular; akıl, ruh, kalp, aşk gibi hususlardır. Onun gâyesi; insanın mâlâyânîden, mâsivâdan arınıp yücelmesidir.

Mesnevî’de insanların çevrelerinde şâhit oldukları hâdiselerin hikmet tarafı nazara verilir. Bunun için bazı müşahhas misaller, sembol olarak kullanır. Meselâ; horoz “şehvet”i, tâvus “makâm”ı, karga “tûl-i emel”i yani aşırı istek ve doymazlığı temsil eder.

Hazret-i Mevlânâ, insanı her safhada değerlendiren büyük bir gönül eğitimcisidir. İnsanı anlamadan hiçbir şeyi anlayamazsınız. Üstad; “İnsanın iç dünyâsında sonsuza açılan bir yanı yoksa o gönül haraptır.” der.

Mesnevî, bencillikten sıyrılıp benliğinden geçenlerin gönül cennetidir. Şurası bilinen bir hakikattir ki, dînin temeli, yüce Allah -celle celâlühû-’ya îmandır. Îmânı kuru kuruya değil de aşk boyutunda yaşamak için “aşkın kitabı” olan “Mesnevî”yi okumak gerekir.

“Ben canım tende olduğu müddetçe Kur’ân’ın kölesiyim. Ben seçilmiş Muhammed Mustafâ’nın yolunun toprağıyım.” diyen Mevlânâ Hazretleri, tam bir Kur’ân ve Peygamber âşığıdır. O yüce Kur’ân’dan özümsediği ilhamlarla, muhabbetullah ve muhabbet-i Rasûlullah ile coşan bir aşk çağlayanıdır.

Âlimler, Kur’ân ile Mesnevî’yi gül bahçesi ile gül yağına benzetmişlerdir. Hazret, gül bahçesi olan Kur’ân-ı Azîmüşşân’dan gül yağı çıkarmıştır. Gül bahçesindeki güllerin sayısız rengi ve âhengi, Mesnevî’ye yansır.

Mukaddes kitabımız Kur’ân-ı Kerîm, “İkra’: Oku!” diye inmiştir. Aşk kitabı olan Mesnevî, “Bişnev: Dinle!” diye yazılmıştır.

Peygamber -aleyhissalâtü vesselâm-’a, “Oku!” denince Âlemlerin Güneşi, “Neyi okuyacaktır?” O -aleyhissalâtü vesselâm-, kâinat kitabını okuyacaktır. Ancak insan, önce kendini okumalıdır. Zira kendini bilmeyen Rabbini bilemez.

Mesnevî’de ise; “Dinle!” deniyor. “Neyi dinle?” Kâinâtın sesini, Kur’ân’ın hitâbını, Peygamber’e vahyi dinle!.. “Dinlemek” tasavvufta önemli bir kâidedir. Söyleyen değil, dinleyen öğrenir. Kulak, ilmin giriş kapısıdır. Büyükler dinlemenin ehemmiyetini belirtmek için, “Sen çocuğuna susmayı öğret, o nasıl olsa konuşmayı öğrenecektir!” derler. Ayrıca dinlenenler sadra kaydedilir, okunup yazılanlar ise satırlara kaydedilir. Satırlardakiler, dijital kayıtlar silinebilir, ama sadırdakiler silinmez, kalıcıdır.

İnsan, hayatı okuma ve dinleme hâlindeyken; düzgün bir kamıştan yapılmış, içinden enfes sesler ve nağmeler çıkan “ney”i dinlemelidir. O “ney”, alelâde bir müzik âleti değildir.

Ney, içli ve sıcak iniltileri olan, hep ayrılığı ve hüznü hatırlatan bir gönül telidir. “Ney”in aslı; içi boşaltılmış ve ana yurdundan koparılmış, gurbet diyarlarında bulunan bir kamıştır. İçi dolu olsa, ondan ney olmaz, olması için içinin mutlaka boşaltılması zarurîdir. Buradan bir benzetme yapılarak; “İnsanın da içi mâsivâdan, maddî zevklerden boşaltılmadıkça, arındırılmadıkça ilâhî tecellîlere muhâtap olamaz.” hakikati ortaya çıkar.

Kaynak ve devamı için: https://www.islamveihsan.com/hz-mevlanaya-gore-ask-nedir.html
...
https://www.youtube.com/watch?v=QbvHe4fZtcU
Author
Content Type
Unspecified
video/mp4
Language
Unspecified
Open in LBRY

More from the publisher

Controlling
VIDEO
ÜSTA
Controlling
VIDEO
MüTE
Controlling
VIDEO
EBUBE
Controlling
VIDEO
M. FA
Controlling
VIDEO
M. FA
Controlling
VIDEO
M. FA
Controlling
VIDEO
ÜSTA
Controlling
VIDEO
ZAVEN
Controlling
VIDEO
M. FA