m.-fatih-çıtlak-eğer-hayatınızda
Kanalıma abone olmak için: https://www.youtube.com/channel/UC0RFlaJSy7j5Mu8fjUj-JOg?sub_confirmation=1
“Namazlara, özellikle orta namaza devam ediniz.” (Bakara sûresi, 238)
Beş vakit namazı eksiksiz kılmak ve bunu ara vermeksizin yapmak gerekir. Çünkü âyetteki muhafaza kelimesi namazların eksiksiz, en mükemmel şekilde ve vaktinde kılınması gibi özellikleri kapsamına alır. Ayrıca bütün rükünlerini ve şartlarını da yerine getirerek namaz kılmamız icap eder. Zira âyetin devamındaki “Allah ج için boyun eğerek kalkın namaza durun” emri bunu gerektirir. Burada geçen kunut tabiri, taati, huşûu, boyun eğmeyi ve ayakta durmayı ifade eder ki, dilimizde buna divan durmak denir. Peygamberimiz: “Namazın en faziletlisi kunutu uzun olandır” buyurmuştur (Müslim, Müsâfirîn 164-165).
Orta namaz dediğimiz salât-ı vustânın hangi vaktin namazı olduğu hakkında çeşitli görüşler ileri sürülmüşse de, genel kabul gören ikindi namazı olduğudur. Sahâbeden Hz.Ali, İbni Mes’ûd, Ebû Eyyûb, İbni Ömer, Semüre İbni Cündeb, Ebû Hüreyre, İbni Abbas, Ebû Saîd el-Hudrî, Hz.Âişe ve daha birçokları salât-ı vustânın ikindi namazı olduğu görüşündedir. Ebû Hanîfe, İmam Mâlik, bir görüşünde İmam Şâfiî ve Ahmed İbni Hanbel ر de aynı kanaattedirler. Hz.Ömer, Ebû Mûsa ve Muâz’ın da aralarında bulunduğu bazı sahâbîler ر ise sabah namazı olduğunu söylemişlerdir. Bazı sahâbîlerin ر öğle namazı, bazılarının akşam, bazılarının da yatsı namazı dedikleri nakledilir. Hatta bu görüşler cuma namazından bayram namazına kadar uzanan bir çerçeveye oturtulmaya çalışılır. Bunların her biri üzerinde duracak değiliz. Fakat Peygamber Efendimiz'in ص: “Orta namaz ikindi namazıdır” hadisi (Tirmizî, Salât 19) ve Ahzab harbi gününde: “Bizi orta namazdan, ikindi namazından alıkoydular. Allah onların evlerini ve kabirlerini ateşle doldursun” (Müslim, Mesâcid 205) buyurması,“ikindi namazıdır” diyenlerin delilini teşkil etmektedir. Ayrı namazlar olduğunun ifade edilmesi de, bütün namazların korunması ve hiçbirinin ihmal edilmemesi gerektiğini ortaya koyar. Nitekim âyetin başında bütün namazları muhafaza ediniz emrinin yer alması bunun en kesin delilidir.
“Eğer tövbe ederler, namazı kılarlar, zekâtı verirlerse onları serbest bırakın.” (Tevbe sûresi, 5)
Bu ayetin tamamının anlamı şöyledir: “Haram ayları çıkınca Allah’a ج ortak koşanları nerede bulursanız öldürün; onları yakalayın, hapsedin ve her gözetleme yerinde oturup onları bekleyin. Eğer tövbe ederler, namazı kılarlar, zekâtı verirlerse onları serbest bırakın. Çünkü Allah ج bağışlayan, esirgeyendir.”
İnsanın mü’min olmasının en önemli göstergelerinden biri namazdır. Namaz kılan insana âyette geçen muamelelerin hiçbiri yapılmaz. Bu âyetin hükmü müşrik Arapları kapsamaktadır. Onlar iman edip namaz kılmayı ve zekât vermeyi kabul edince, daha önce yapmış oldukları şeyler, küfür ve haksızlıklar bağışlanır. Çünkü İslâm insanın geçmişini örter, kişi âdeta hayata yeni başlamış ve dünyaya yeni gelmiş gibi muamele görür.
Kaynak ve devamı için: https://www.islamveihsan.com/namaza-devam-etmenin-onemi-ile-ile-ilgili-ayet-ve-hadisler.html
Fahr-i Kâinat Efendimiz ص, dâimâ Kur’ân ile beraberdi. Kur’ân’ı yaşar, Kur’ân ile tebliğ eder, Kur’ân’ı sevdirirdi. En büyük emek ve zamanını Kur’ân talebelerine tahsis ederdi. Kur’ân okumayı da, onu başkasından dinlemeyi de severdi.
Ramazân-ı şeriflerde ise Cebrâil ع ile Kur’ân-ı Kerîm’i baştan sona mukabele ederlerdi. Vefâtı senesinde bunu iki kez tekrarlamışlardı.
Sahâbe-i kiram ر, her gün vakitlerinin bir kısmını Kur’ân okumaya tahsis ederlerdi. Birçoğu haftada bir, kimisi iki haftada bir, kimisi ayda bir hatim indirir, Kur’ân’dan daha fazla ayrı kalmayı uygun görmezlerdi.
Kaynak ve devamı için: https://www.islamveihsan.com/kurandan-nasil-istifade-edilir.html
...
https://www.youtube.com/watch?v=rd7jC3Gcg5U
Transaction
Created
10 months ago
Content Type
Language
video/mp4
az